http://www.blogsozluk.com
Tanıtım

Blog Sözlük

Üç beş kişi bir araya gelince ne olur? Tabi ki dünya kurtarılır. “Blogsozluk”ün kurulması da tam olarak böyle. Şimdi size hikayesini anlatacağım. Kurucuların utanmaması için isimlerini gizlemem gerektiğini düşünüyorum.

A, B ve C skype üzerinden günlük dedikodularını yaparken A diğer ikisinin tanımadığı bir arkadaşından bir ünlünün başka bir ünlüyle tavla oynarken mars olduğu haberini alıyor ve dedikodu grubuna söylüyor. Mars olan ünlüyü çok seven B, hemen gogıllayıp konunun doğruluğunu (doğrulama ile ilgili internet sitesinin hikayesi başka bir yazının konusu), varsa diğer dedikoduları öğrenmeye çalışıyor ve gogılın ana sayfasında 2-3 tane ekşisözlük bağlantısı görüyor. Her birini mausun tekerleğine tıklayarak yan sekmede açıyor ve okumaya başlıyor. Arada da gruba “Bu ekşide cozuttu”, “Alay bile edememiş, küfretmiş zırtapoz.” gibi yorumlar atıyor ama konu ile alakalı bilgi vermiyor.

Yaklaşık bir 20 dakika kimse B’den tavla-mars konusunda bir şey öğrenemiyor. B ise tavlanın marsından marsın su sıcaklığına geçmiş durumda ama halen kendi kendine “Bu ekşide çok cozuttu. Neymiş adamın niki? EşektenDüşenB. Dur şuna ben bi’ sallayayım.” diyor ama ekşi yazarlığı askıya alındığı için hiç bir şey yazamıyor.

Tam plutonun gezegenlikten çıkarılması ile ilgili geyikleri okurken aklına A ve C geliyor. Gruba özür kelimesi içermeyen şirin bir mesaj atıyor ama aradan yaklaşık 20 dakika geçmiştir.

Bu 20 dakikalık sürenin 5. dakikasında A yemek yemeye, C ise tuvalate gitmeye karar veriyor. A homini gırtlak tıkındıktan sonra (kimseye söylemeyin kendisi oldukça kiloludur) yutubu açıp en sevdiği sanatçı olan Ajdar Baba’nın çikita muzunu dinlemeye başlıyor. A yutupda replay tuşuna defalarca basarken C daha önemli bir iş üzerinde düşünüyordu.

Düşünüyordu. Çünkü tuvaletteydi. Klozette öyle boş boş oturuyor gibi görünse de aslında öyle değildi. Aklına müthiş bir fikir gelmişti.

Tavla-mars-ünlüler-basın-yozlaşma beşlisini kullanarak nasıl bir yazı yazabilirim acaba diye düşündü ilk 2 dakika ama bir çıkar yol bulamadığından bu sefer büyük bir değişiklik yapıp bunu tvit serisi mi yapsa, yoksa instagramda bir fotoğraf paylaşıp altına yorum mu yazsa diye düşündü. Blog yazısı olamayacak kadar kısaydı düşünceleri. Oradan da büyük bir değişiklik yaptı yine bir kaç dakika sonra. Kısa düşüncelerini, hatta diğer bloggerlarında kısa düşüncelerini yazabileceği, bir yandan da bloggerlar arasında ağ görevi yapacak bir şey yapabilirdi. Dedikodular anında önünde olurdu. Hem de, belki, yeni bloglar keşfederdi. Nasıl bir yapı olabilirdi ki?

Bir kaç dakikadır boş boş oturduğunu fark edince ellerini yıkayıp bilgisayar başına geçti. A da, B de oradaydı. Tavla-mars konusu bitmişti herhalde. Arif’in Manchester’a attığı golü konuşuyorlardı. O da konuşmaya girerse aklındaki muhteşem fikir uçup gidecekti. Hemen söylemeliydi.

Başladı anlatmaya aklından geçenleri. A “İnsanın aklı…” ile başlayan bir atasözü kullandı. Kahkaha smileyleri atıldı. Konudan uzaklaşmamaya karar verdiler. A, “sözlük gibi bir şey yani” dedi. Mantıklıydı. Sözlük açsa olurdu bu iş. İsmi ne olabilir diye biraz tartıştılar. ajdarfan, marssozluk, vantilatorsozluk sona kalan 3 seçenekti ama pek de güzel değillerdi. C’nin kafasının üzerinde bir mum yandı o anda, blogsozluk. Hiç kimseye demeden domain kontrolü yaptı. Boştaydı. Hemen aldı. Ne olur ne olmaz, arkadaşları almadan halletmeliydi. Sonuçta blogundan kazanamadığı milyarları kazanabilirdi artık. (Evet o kadar uzun zamandır blogger kendisi.) Sonra -öylesine- arkadaşlarına sordu.

C: Blogsozluk.com ???

A: Muhteşem <3 <3 <3

B: yine mi tuvalte gittn :PPP

C: cıvıtmayın. nasıl? güzel mi

B: güzel abi. olar bence.

A: bncede

C: kim alacak. ben biraz skIşIğIm

B: benim kredi kartı mort agalar

A: nakit olsa olurduda kart yok. ancak yarına.

C: dur ben bakayım bi sonuççta kç paraki???????

A: kç paara 😛

C: aldım beyler.

C: :)))))))))

C: yarın BLOGSOZLUK u açıyoruz. 😀

B: Atatürk gibi oldu lan.

A: hahahahahaha.

C: 😀

A: yarın akşam bakarız. haftasonu geliyor nasılsa.

B: ok kanks.

C: hadi bebişler görüşürüz.

İşte, o cuma günün blogsozluk kurulmaya başladı. Cumartesi günü yeniden kuruldu çünkü berbat etmişlerdi deneme yaparken. Pazar günü o zamanlık son halini almıştı. A logoyu tasarlamıştı, B kuralları araklamıştı bir yerlerden. C ise altyapıyı kurmuştu.

Esprili bir dille bir internet sitesini, (şimdilik) herkesin üye olabileceği bir sözlüğü tanıttım sizlere. Beni de bulabilirsiniz sözlükte, sizlerde bir kaç kelam edebilirsiniz.

** Bu hikaye tamamen kurmacadır. 😀