İnsanoğlu binlerce yıldır bir şekilde baldan yararlanıyor. Yeri gelmiş beslenmek, yeri gelmiş tatlandırıcı olarak, yeri gelmiş hastalıkların tedavisinde kullanılmış bal. Hatta vergi ödemek için kullanıldığına dair kayıtlar olduğu düşünülmektedir.
Tarihi araştırmalarda ilk zamanlar bal hasadının yabani kovanlardan alındığı anlaşılmıştır. Daha ileri tarihlerde basit kaplar-kacaklar kovan olarak kullanılmıştır. Bu ballar ticarette kullanıldığı gibi Mısır’da piramitlerde de bulunmuştur.
Bal, arının beslenmek için bitki nektarlarını yada böcek artıklarını toplayarak vücudunda değişikliğe uğrattığı ve fazlasını depoladığı besindir. Yani aslında yapılan, arının nektar bulamayacağı zamanlar için besinini depolamasıdır.
Türk Gıda Kodeksi’ne göre bal; bitki nektarlarının, bitkilerin canlı kısımlarının salgılarının veya bitkilerin canlı kısımları üzerinde yaşayan bitki emici böceklerin salgılarının bal arısı tarafından toplandıktan sonra kendine özgü maddelerle birleştirerek değişikliğe uğrattığı, su içeriğini düşürdüğü ve petekte depolayarak olgunlaştırdığı doğal ürünün adıdır.
1000 gr balın 800-820 gr kadarı şekerden, 170-190 gram kadarı sudan, 10 gram kadarı diğer maddelerden oluşur. Su ile şeker arasındaki denge balın kalitesi açısından önemlidir.
Balın bünyesinde 20’den fazla şeker bulunur. Balın bünyesinde bulunan 800-820 gr kadar şekerin 380 gramı fruktoz, 310 gramı glikoz, 70 gramı maltoz, 20 gramı sakkarozdur. 10 gram kadar ise yüksek karbonhidratlar bulunur.
Balın diğer maddelerden oluştuğunu söylediğimiz 10 gram kadarı ise enzimlerden, minerallerden, iz elementlerden, HMF’den oluşmaktadır.
Bal asidik bir yapıya sahiptir. Ama, bu 3,9 pH balın şeker oranıyla birlikte gizlenir.
Umarım basit ve yararlı bir yazı olmuştur.
Yazı yazmayı sever. Okumaya bayılır. Her zaman her yerde öğrencidir.