Ütopya

Kendi Sesini Duymak

Her ne kadar başlık psikolojik bir başlık gibi dursa da yazının ilerleyen bölümlerinde de göreceğiniz üzere konu ütopyamdaki bir yönetim usulü ile ilgili. İnsanların kendi isteklerini taleplerini ülke çapında görebilmenin en güzel yolu olarak demokrasinin adı zikrediliyor. Benim de aşağı yukarı düşüncem bu. Toplumları oluşturan bireylerin oyları ile ülkeyi şekillendirmenin halihazırda en uygun yolu bu gibi görünüyor demokrasi. Tabii her düşünce gibi bunun da uygulanması zor. Uygulanabilmesi için olabildiğince çoğulcu bir katılım ve şeffaflık gerekiyor. Peki nasıl olacak?

Bana göre bireyler tarafından olabildiğince kontrol edilen bir sistem kurulmalı. Bunun için bundan sonra yazacaklarımı varsayım üzerinden anlatacağım.

Farklı örgütlü yapıların oluşturduğu devasa bir yapı düşünelim. Her bir örgütlü yapıya dernek, devasa yapıya da federasyon dersek daha iyi anlatabileceğimi düşünüyorum.

Bireyler tarafından oluşturulan derneklerin her birinin farklı büyüklüklerden, daha doğrusu nüfustan oluştuğunu varsayalım. Bu nüfus derneklerin genel kurulunu oluşturmaktadır.  Dernekler birleştiğinde ise daha büyük bir yapı olan federasyonu oluşturmaktadır.

Her bir dernek genel kurulu tarafından kendi küçük örgütlerini yönetebilmek için yöneticiler seçilmelidir. Bu yöneticiler çoğunluğun isteğine göre tek bir gruptan değil, genel kurul tarafından belirlenen sayıda kişinin oy oranına göre çoktan aza sıralanarak seçilen kişilerce oluşturulması gerekir. On kişilik bir yönetim olduğunu düşünelim. Bu on kişinin arasına girmek isteyen de yüz kişi. Bu yüz kişi içinde en çok oy alan on kişi yönetim kurulu olarak belirlenir. Hatta yine bu on kişi oy miktarına göre kurulca belirlenen görevleri almalılar. Yani en çok oy alan başkan, ikinci sıradaki birinci başkan yardımcısı, sonra sıra ile verilen görevi almalılar.  Federasyon göre daha küçük bir örgütlenme olduğu için daha az basamak olması uygun gibi durmaktadır. Bu yönetimin en önemli görevi genel kurulunun ve federasyon organlarının aldığı kararları uygulamak olmalıdır. 

Federasyonda ise genel kurulun her bir derneğin genel kurul sayısı ile temsil edilmesi demokrasinin gereği olsa da pek uygulanabilir değil. Bu nedenle federasyon içinde yeni bir genel kurul oluşturulmalıdır. Bunun içinde federasyonun kuruluşunda derneklerin genel kurullarının teklifi ile federasyon genel kurulu sayısı belirlenmelidir. Bu sayının tam katılımla belirlenmesi en güzeli olur diye düşünüyorum. Bu bir yerde bugün birçok ülkede uygulanmaya çalışılan referandum benzeri bir uygulamadır. Teklifler bu büyük genel kurul tarafından en fazla oyu alan teklifin seçilmesi ile olur. Belirlenen bu sayıya göre, derneklerin genel kurul sayıları da göz önüne alınarak ortalama üye sayısına göre dernekler içinden genel kurul üyeleri seçilmelidir. Federasyonun büyük genel kurulunun sayısı bir milyon olsun. Federasyon genel kurul sayısı da yüz. Bu durumda 1000000/100=10000 sayıya sahip her dernek ya da dernekler topluluğu bir federasyon genel kurulu üyesi seçecektir.

Federasyon çok büyük bir yapılanma olduğu ve belki de milyonlarca kişinin yaşamını etkileyebileceği için tek bir yapılanma ile yönetim zor, antidemokratik ve kontrol edilebilir olmayacaktır. Bu nedenle daha az sayıya sahip ve yine büyük genel kurulca belirlenen sayıya sahip adına şimdilik heyet diyeceğim bir yapı oluşturulmalıdır. 

Tabi bu yapıların oluşturulmasının yazılı olduğu metin bu federasyonun kuruluş manifestosu (?) olacaktır. Değiştirilmesi için de yine büyük genel kurul tarafından oylanmalıdır. 

Bunların haricinde her bir derneğin aynı yapıya sahip olması için yine derneklerde olan yönetimin görevli sayısı, görevlilerin unvanları federasyon genel kurulu tarafından tek tek belirlenmelidir.

Bu kurullar ve yönetim milyonlarca kişinin hayatını etkileyecek kuralların belirleyecektir. Peki nasıl? 

Öncelikle federasyondaki bu daha küçük yapılanmaları yeniden hatırlayalım. Federasyon genel kurulu, heyet ve yönetim. Bu üç örgütlenme de kuruluş manifestosu hariç kuralları belirleyebilmelidir. Tabii kontrollü olarak.

Yönetim istediği kuralları yazılı halde öncelikle heyete ya da genel kurula, heyet genel kurula ya da yönetime, genel kurul heyete ya da yönetime onaylatmalıdır. İki kurul tarafından da onaylanan kurallar tam katılımlı üçüncü kurulun çoğunluğu tarafından reddedilirse uygulamaya konmamalıdır. Ayrıca bu kurala kurallara katılanların toplantılara belli bir sayıda katılmaları durumunda belirlenen cezada uygulanmalıdır. Belirlenen bir kuralın değiştirilmesi istendiğinde demokrasi yolunun tıkandığı düşünülürse federasyonu genel kurulu çoğunluğunun daha fazlası büyük genel kurulu göreve çağırabilmelidir.

Özetlemeye çalışırsam federasyon için elimizde dört farklı kurul bulunmaktadır. Büyük genel kurul federasyona üye olan tüm derneklerin üyelerinden oluşur ve asıl karar yetkisi bu kuruldadır ve sayısı değişebilir. Federasyon genel kurulu eşit ya da eşit yakın kişilerden oluşan toplulukların oylarıyla en yüksek oyu alanlardan oluşur. Bu kuruldakiler büyük genel kurulda ve yönetimde bulunabilir. Heyet yine büyük genel kurul tarafından oluşturulan daha büyük ve eşit sayıda sayıdan oluşan topluluklarca seçilir. Heyet üyeleri büyük genel kurul ve yönetimde bulunabilir. Yönetim ise genel kurul ve heyet tarafından seçilir ve üyeleri herhangi bir kurulda bulunabilir. İstenilen kurallar bu küçük kurulların en az biri tarafından daha onaylanmalıdır. Büyük genel kurulun ise kararları herkes tarafından uygulanmalıdır, onaylanmış sayılır.

Burada bugünde toplulukların yönetiminde görülen bir takım eksiklikler barizdir. Büyük genel kurul üyelerinden azınlık olan bir kesimin isteklerinin uygulanması mümkün değildir. Bu nasıl çözülebilir?

Ne yazık ki büyük topluluklarda bir kurallar silsilesi istiyorsak bu sorun çözülemez. Çünkü her bir bireyin kendi kendine yaşaması insan yada hayvan doğasına pek uygun değildir. Yani toplulukta çoğunluk “topun yan çizgiden çıkması durumunda topun çıktığı noktadan el ile çizgi dışından atılmasını istiyorsa birilerinin ayakla topun çıktığı yerden 10 metre çapındaki alandan atılmasını” istemesi topluluk olarak yaşama talebine uygun değildir. Bu şekilde isteyenler farklı bir örgütlenme içinde yer almalıdır. Bu yeni örgütlenme de daha az sayıya sahip olduğu için büyük olan örgütlenmelerce kabul edilmez. Hatta bastırılmaya çalışılabilir. Bu da bireylerin bireysel taleplerinin yani insanlıklarının önlenmesidir ki demokrasi tanımına uymaz.

Bireylerin bireysel taleplerine göre yeniden şekillendirmeye çalıştıkları örgütlenmelerin oluşması için çalışmak yerine çoğunluğu sağlamak için genel geçer kurallara uygun olarak var oldukları örgütlenme içinde bulunmaları bana göre daha iyidir. Zaten propaganda, tanıtım, kendini ifade etme gibi yollarla zamanla bu kişilerin sayıları artabilir.

Peki bu tür bir yapılanma mümkün müdür? Hâlihazırdaki dünya düzeni içinde pek mümkün değildir. Çünkü her bir bölgesel yapılanma (bu hayale göre) sonu olmayan daha büyük bir örgütlenmenin üyesi olmak zorundadır. daha önce verdiğim bir örneği baz alırsak her bir ülkenin futbol federasyonu daha üst bir kurula üye olmalıdır. Üst kurulu oluşturan her bir alt kurul kendi gerçeklerine göre yapılanmıştır. Dolayısıyla her biri farklıdır.

Bireyler düşündüğünde her bir düşünce için kendi düşüncesine karşıt düşünceleri bulabilir. Şekillenen son düşüncenin çok büyük iç savaşlar sonrasında verilmesi, yani kendi kendine tartışmasıyla şekillenmesi gerekir. Bu yazıda bu konu, yani demokrasi ile ilgili iç savaşımı kelimelere dökmeye çalıştım. Savaşım sonuçlanmadı ve sonuçlanacak gibi de durmuyor. Çünkü bir kısır döngüye girmiş durumdayım. Bu kısır döngüden çıkmam için yeni düşüncelere, üçüncü kişilere ihtiyacım var.

Siz demokrasi ile ilgili, kendi sesini duymak ile ilgili ne düşünüyorsunuz?